Sahi, seni neden seviyorlardı?
İş Hayatında Güçlü Görünmek mi, Saygı Kazanmak mı?
İş hayatımın bir döneminde, çok zor bir yöneticiyle çalıştım.
İnsan kaynaklarının başında ben vardım, idari işler de bana bağlıydı.
Bu yönetici, son model bir arabaya sahipti. Aracı bakım uyarılarını otomatik olarak veriyordu ama o asla zamanında bize haber vermezdi.
Uzun bir yola çıkacağı zaman, bir iki gün kala “Acil bakım yapılması lazım!” diye gelir, biz de servislerin çok dolu olduğu bir sistemde çözüm üretmeye çalışırdık.
Her seferinde rica ederdik:
“Lütfen zamanında haber verirseniz, daha kolay organize ederiz.”
Ama hiçbir şey değişmezdi.
Aynı kişi, arabası yıkanırken de uzun talimatlar verirdi:
Koltuk ayarına dokunulmayacak,
Dikiz aynasına el sürülmeyecek...
Sadece 1 cm’lik bir değişim bile olsa, ortalık karışırdı.
Böyle bir profille çalışmak gerçekten zordu.
Ekip üyelerime bağırmayı kendine hak görüyordu.
Ben araya girip, “Bir şey söyleyecekseniz, ekibe değil, bana söyleyin,” demekten yorulmuştum.
Ama o, bu davranışında ısrarcıydı. Hele ki bir açık bulursa, sorumlu kişiye bağırmadan geçmezdi.
Ünvan Değil, İnsanlık Kalıcıdır
Evet, bu kişi işinde başarılıydı. Ünvanı yüksekti.
Ama şirkette sevilir miydi? Kesinlikle hayır.
Odasının önünden geçenler bile “Dikkat edeyim de bana patlamasın,” diye usul usul yürürdü.
Ve bu kişi üst yönetimden biriydi.
Yıllar önce katıldığım bir liderlik eğitiminde şu söz söylenmişti:
“Bir gün o çok güçlü olduğunuz şirkette, tuvaleti temizleyen kişi olabilirsiniz.
İnsanlar hâlâ size saygı duyuyorsa, o saygı sizeydi.
Ama saygı yoksa, demek ki daha önce saygı koltuğunuza duyuluyordu.”
Bu sözü hiç unutmadım.
Gerçek Liderlik: Koltuktan Değil, Kalpten Gelen Güç
Yöneticilik, emir vermek değil; insanlara ilham verebilmektir.
Gerçek lider, ekip arkadaşlarının potansiyeline inanır, onlara alan açar.
Unutmayın: “İnsanı makamı değil, makamı insan yüceltir.”
Bir yöneticinin değeri, odasındaki unvan tabelasında değil, arkasında bıraktığı duygulardadır.
Sonuç: İnsan Kalabilmek En Değerli Ünvan
Ünvanlar, pozisyonlar, kartvizitler gelir geçer.
Ama bir gün “Nasıl bilirdiniz?” diye sorulduğunda, kalpten gelen bir “İyi bilirdik.” cevabını hak edebilmek….
İşte gerçek başarı budur.

