Yıllardır Çalışıyorum Ama Terfi Alamıyorum” — Bir Sessiz Çığlığın Anatomisi

“Terfi Alamamak: Sadakat mi Eksik, Farkındalık mı?

Yıllardır büyük özveriyle çalışıyorum, hâlâ terfi alamadım. Daha dün işe başlayanlar bir bir yükselirken ben yerimde sayıyorum...”

Geçtiğimiz günlerde bir danışmanlık görüşmemde bu sözleri duydum. Eminim size de tanıdık gelmiştir. Bu cümle yalnızca bir serzeniş değil; kırılmış bir ruhun, karşılık bulmamış emeğin sessiz çığlığıydı.

Bu noktada kişi ya içine kapanıyor ya da deyim yerindeyse “dağ dağa küsmüş, dağın haberi olmamış” gibi bir durum yaşanıyor. Hatta bazen “ne kadar ekmek, o kadar köfte” diyerek potansiyelinin çok altında bir performans göstermeye başlıyor. Çünkü kırılmış. Çünkü artık inanmak istemiyor.

Bir dönem çalıştığım şirkette, 25 yıldır aynı pozisyonda olan bir çalışan, kendisinden çok daha az kıdemi olanların terfi etmesiyle yönetime şu cümleyi kurmuştu:

“Ben dünkü çocukla aynı pozisyonda mı çalışacağım?”

Ama mesele yalnızca kıdem değildi.

Evet, sadakat, özveri ve yılların emeği çok kıymetli. Ancak terfi için şu sorular da kaçınılmazdır:

  • Şu an yaptığından daha fazlasını ne şekilde yapıyorsun?

  • Kendini nasıl geliştiriyorsun?

  • Süreçlere ne katıyorsun?

Çalışmanın karşılığında terfi beklemek elbette hakkımız. Ancak bu gerçekleşmiyorsa, durup düşünmek gerekir.

  • Beklentileri yönetici ile paylaşmak,

  • Gelişim alanlarını belirlemek,

  • Geri bildirim istemek,

  • Ve bir gelişim yol haritası çizmek...

Tüm bunlar süreci yeniden anlamlandırmak için önemlidir.

Ve belki de en önemlisi şu:
Kendi üzerimize düşeni layıkıyla yaptıysak ama şirket hâlâ adil değilse...

O zaman şunu hatırlamakta fayda var: Biz ağaç değiliz. Yer değiştirebiliriz.

Yeni fırsatlara açık olmak, farklı görüşmelere katılmak, kendi değerimizi başka bir şirket ya da sektörde yeniden değerlendirmek bazen en doğru adımdır.

Konuşursak ne olur?

Beklentimizi dile getirmiş oluruz.
Belirsizlik içinde kırılmak yerine, karşımızdakinin ne düşündüğünü öğrenmiş oluruz.
Ve eğer duyduklarımız hoşumuza gitmezse...

İşte o zaman, kendi yol haritamızı çizmeye başlamak için elimizde gerçek bir fotoğraf olur.

Previous
Previous

5 Adımda Networking

Next
Next

Şanslı Biri misin?