Anneee! Ben Göçmen Oldum!
Bugün göçmenlikte 1. Yılım. Hadi gelin bu bir yıllık deneyimime birlikte bakalım. Her şey güllük gülistanlık mı yoksa dikenli yollar mı? Öncelikle eşim ilk tanıştığımız günden itibaren yurt dışında yaşayalım dese de benim bu kararı almam 20 senemi aldı. Normalde çok hızlı karar alabilen bir insanım ama göçmen olarak başka bir ülkede yaşama fikrine sanırım çok sıcak değildim. Göçmenlik parmak izi gibi, herkesin deneyimi çok farklı. Geçen sene Kanada’da kalıcı oturum kartımızın çıkmasıyla, “Şimdi değilse ne zaman?” dedik. Benim motivasyonum daha çok kızımın geleceği idi. Kariyer anlamında sevdiğim bir işte idim, başlattığım harika projeler vardı, kariyer olarak mutluydum ama ne olursa olsun kurumsal hayata karşı sorgulamalarım da vardı. 4 sene önce geçirdiğim kanser sonrası bakış açım çok değişti. Özümün daha sade ve basit bir hayat istediğini biliyordum. Biraz da acaba yaşadığımız hayatın kölesi mi oluyoruz diye düşünüyordum. Bir nevi de öyleydi.18 Haziran 2024 tarihinde Kanada’ya geldik. Hayatımda ilk defa “tek yön” bilet aldım. Anlamı büyüktü, gidiyorsun ve dönmüyorsun en azından bir süre. Bazen daha erken yaşlarda gelsek hayat nasıl olurdu diye düşünsem de benim için doğru zaman bu zamanmış.Bu bir seneye dönüp baktığımda, beklediğimden iyi geçti. Belki de çok bir beklentimin olmaması da güzel olan şeyleri daha da güzel kıldı. Göçmenliği tavsiye eder misin diye sorsanız, bunun bir cevabı yok, kendim için evet ama herkesin kendi şartlarına göre değişir. Bu bir senede, hayatımda ilk defa işe gitmedim. Ben pandemide bile sabahlara kadar çalışmıştım, hayatım çalışmakla geçti, hiç uzaktan çalışmadım, öyle gerekti. Bu bir sene bence çok yoğun geçti. Başka bir ülkede, kendinizi baştan var etmeniz gerekiyor. Burada ehliyetinizden, sağlık sistemine kaydınıza kadar, herşeye baştan başlıyorsunuz. Göçmenlikte resilience/ yılmazlık yetkinliğinizin güçlü olması size avantaj sağlar. Ne olursa olsun, kolay değil. Ben buraya kariyer beklentisi ile gelmedim, eğer kariyer beklentiniz var ise, o beklentileri biraz aşağı çekmenizde fayda var. En başta bir yerlerden başlayıp, sonra kendinizi gösterdikçe kapıların açılmaya başladığı bir yer. O yüzden ünvana vs takılmadan, başlamak lazım. Ben yıllardır acaba IK danışmanlığı nasıl olur derdim, ama cesaret edemezdim. Şimdi danışman kimliğimle çok keyifli çalışıyorum. Danışanlarımın hayatlarına eşlik etmek, değişimleri görmek bana çok iyi geliyor.
Gelmeden önce biz 6 ayda tüm düzeni kurmuş oluruz diye düşünürdüm ama öyle olmadığını gelince anladım. İlk 2 sene nasıl geçiyor anlaşılmıyor, 3. Sene itibari ile düzen oturmaya başlıyor diyorlar, bakalım yaşayıp göreceğiz. Bizim için bu bir senede, işler tam oturdu diyemem. Ama milyon tane iş başlattık diyebilirim. Danışmanlık işlerimin yanı sıra, eşimle şirket kurduk. E-ticaret eğitimleri aldık, kendi markamızı yarattık. Şuan ürünlerimiz hem Amerika hem de Kanada’da Amazon ve Etsy’de satılıyor. Yemek yapmayı seven bir çift olarak, yemek tariflerimizi paylaştığımız, web sitemizi ve sosyal medya hesaplarımızı açtık. Yemek tarifleri kitabımızı yayınladık. Onun da satışı şuan bir yandan devam ediyor. Diğer yandan Kanada’da IK eğitimi aldım, Kanada’daki danışanlarım için süreçlerimi tasarlarken çok faydasını gördüm.
Diğer yandan Little Middle markamızla, beexwax yemek saklama kumaşları(beeswax food wraps) üretmeye başladık. Tamamen doğal içerikli bir ürün oldu. Ürünlerimiz üretirken, bir çok test üretimi yaptık, ilk partide kumaşçılardan kumaş alarak üretimi yaptık. Şimdi ise, kendi markamızla satmak istediğimiz için, kumaşlarını tasarladık, onlar üretiliyor. Aynı zamanda, bu ürünün ambalajını da tasarladık. Hiç birisi bizim uzmanlık alanımız değil, bir ürünün fotoğrafını çekmek, videolarını çekmek, editlemek, ambalaj& kumaş tasarımı yapmak, satabilmek için, pazarlama çalışmaları yapmak vs vs. Hatta bu sene, LittleMiddle beeswax ürünlerini bir farmers market’de satışını yaptık. Hayatımda ilk defa, böyle sıcak satış yaptım. Anlatmayı, paylaşmayı her zaman sevmişimdir, o yüzden kendi ürünlerimizi anlatırken de inanılmaz keyif aldım. Bazen anlatırken, CHRO’luktan, pazarcılığa kariyer geçişim çok çeşitli diyorum.
Şimdi bunları niye anlattım? Çünkü, yurt dışına yerleşmeyi isteyen kişilerle danışmanlık görüşmelerimde bir çok farklı kişi ile tanışıyorum. Göçmenlik, bir kapağı atalım, gerisi kolayın, çok daha ötesinde bir şey. Kendini tekrar yaratma ve kendini tekrar keşfetme süreci. Kolay değil. Ne beklediğin ile alakalı. Mesela, Türkiye’deki bir çok konfor alanından vazgeçmeye hazır mısın? Çöpünü kendin çıkarmak, ev temizliği, çocuğunun öğlen beslenme çantasını hazırlamak vs gibi ufak tefek görünen bir sürü şey. Hayattan ne bekliyorsun? Biz Toronto’da çok güzel bir mahallede yaşıyoruz ama sanırım daha da ufak bir hayat istiyoruz. Başlangıç için, büyük yerlerde başlamak güzel olsa da biz basit ve sade bir hayat istiyoruz. Hayatta hiç bir şey kalıcı değil, o yüzden ne oturduğum ev, ne mahalle ne de ünvanlar/ şirketler. Bazen diyorum ki kıta değiştirmiş insanlarız, bundan sonra mahalle de değiştiririm eyalet de diyorum😊 Biz bulunduğumuz yer neresi ise, oraya adapte olmaya çalışan insanlarız.
Özetle, yurt içi veya yurt dışı veya aynı semtte kalsan bile, dön bak içine, mutlu musun? Sana iyi geleceğini düşündüğün hayat nasıl olurdu? Bir günde gidip hayatını değiştireceğin adımı atma, kararın demlenme süreci için kendine izin ver, kaybolmaktan, başarısız olmaktan, denemiş olmaktan korkma. Öğrendiğin, yaşadığın, gördüğün yanına kar kalıyor. Gemileri yakma, ama bir yerlerde içinde bir kıvılcım/ bir bazı şeyleri değiştirme isteği varsa, ufak ufak adımlarla yolculuğunu tasarla.
Sevgili günlük, bugünlük anlatacaklarım bu kadar😊 Biraz günlük tadında oldu, daha anlatacak çok şey vardı halbuki.Belki ara ara göçmenlik sürecime dair yazılar yazarak güncellemeler yaparım ilginizi çekerse. Sizce belirli bir yaştan sonra, başka bir ülkede yaşamak kolay mı zor mu?